Grev Haklı Ama Sorular Cevap Bekler

Grev Haklı Ama Sorular Cevap Bekler

İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve EGEŞEHİR şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, 28 Mayıs 2025 tarihinde toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde yaşanan anlaşmazlık nedeniyle DİSK Genel-İş Sendikası greve başladı. Grev, temizlik, ulaşım ve diğer belediye hizmetlerinde aksamalara yol açıyor. Üretimden gelen güç tam da bunun için kullanılır. Grevle talep edilen haklar alınmaya çalışılır.

Bu nedenle Genel-İş Sendikasının İzmir Büyükşehir Belediyesi grevini desteklemek gerekiyor.

Grevdeki işçilerin ve sendikanın temel talepleri şunlardır:

Eşit işe eşit ücret: Aynı işi yapan işçiler arasında sendika farkı nedeniyle oluşan maaş adaletsizliğinin giderilmesi.

Ücret farklarının kaldırılması: Türk-İş'e bağlı Belediye-İş Sendikası ile yapılan toplu iş sözleşmeleri sonucunda oluşan ücret farklarının kapatılması. (Ücret farklılıkları ne zaman, nasıl oluştu? Daha öncesinde maaş farkı var mıdır? CHP İzmir Büyükşehir Belediyesi, Belediye-İş Sendikası üyelerine yüksek, Genel-İş Sendikası üyesi işçilere düşük ücretler mi veriyor? Kamuoyuna açıklama yapılmalıdır. Bilinmelidir.)

Öyleyse bugüne kadar bu duruma bir tepki neden olmadı?

Adil ve eşit çalışma koşulları: Tüm çalışanlar için adil ve eşit çalışma koşullarının sağlanması.

Genel-İş Sendikası, haklı ve makul taleplerin karşılanmaması nedeniyle greve gitme kararı aldı ve uygulamaya başladı.

Grev başladı ama sorular sormak gerekir…

Grev haklı bir nedene dayanıyor mu? Evet.

Bu süreçte belediye başkanı grev kırıcılığı yapıyor mu? Evet.

Sendikanın sürecin sonuna kadar gitmesi gerekir mi? Evet.

Ancak;

Yıllardan beri toplu iş sözleşmesi yapılan bu işyerlerinde hâlâ eşit işe eşit ücret, adil ve eşit çalışma koşulları ve Belediye-İş Sendikasının aldığı ücretleri istemek için greve gidiliyorsa, Genel-İş Sendikasına da sorulması gereken sorular olmalıdır.

Peki, işçi haklarını bu duruma getiren kim?

Belediye başkanları mı, sendika mı, yoksa her ikisi birlikte mi sorumlu? Hemen cevap verelim:

Belediyelerdeki sendikalar, belediye başkan ve yönetimiyle iç içe geçmiş durumdadır. Bunun için işçilerin aleyhine her durumda ikisi birlikte sorumludur.

DİSK’e bağlı bir sendikanın üyesi işçilerin hakları, Türk-İş’e bağlı bir sendikanın almış olduğu hakların nasıl gerisinde kaldı?

Bu yeni bir durum mu?

Yeni bir durum değilse;

İşçiler eşit işe eşit ücret almıyorsa, adil ve eşit çalışma koşulları yok ise, önceki yıllarda yapılan toplu iş sözleşmeleri sonucunda belediye başkanlarıyla neden davullu, zurnalı halaylar çekildi? Sorunun cevabı halayın içindedir.

İşçilerin talep ettiği ücret değil, asıl geçmiş dönemde işçilerin aldığı düşük ücretlerin tartışılması gerekmez mi?

Bugün düşük ücretlerin bordrolarını gösteren sendikacılar, toplu iş sözleşmesinde neye imza attıklarını bilmiyor muydu?

Eşit işe eşit ücret derken, adı geçen işyerlerinde toplu iş sözleşmeli olarak çalışan işçilerden işe yeni girenle eskiler arasında, aynı işi yapanların ücret farkları ne kadar?

Belediye seçimleri sırasında, eksik haklarla çalışan işçileri neden seçim kampanyalarında sendika sokağa, farklı gerekçeler gösterilerek destek eylemleri için çıkarttı?

Genel-İş Sendikası, özellikle CHP’li ilçe belediyelerinde işçilerin tepkilerine rağmen, tam da greve çıkılmışken, bir gece yarısı toplu iş sözleşmelerine neden imza atıyordu?

Bunun adına grev kırıcılığı denilebilir mi?

Sarı sendikacılığın tanımı nedir?

İşçiler tepkilerini dile getirirken, sendika toplu iş sözleşmelerinde ücretlere yapılan artış oranlarına; yemek, yol, eğitim yardımı, yakacak yardımı gibi sosyal yardımları ekleyerek oranları yüksek gösterdi mi?

Aynı hesabı şimdi belediye başkanı mı yapıyor? Evet.

Her iki hesapta da zararlı çıkan işçiler mi? Evet...

Son soru: 2 milyon kişinin CHP mitingine katıldığı İzmir’de, halkın desteğini arkasına alamayacağını bile bile Genel-İş greve neden çıktı?

Neler oluyor? Bilmediğimiz kör noktada neler konuşuluyor?

Cevap bekleyen sorular çoktur.

Asıl cevabının verilmesi gereken soru şudur:

İşçiler yarı yolda bırakılıp, aynı koşullarda — belki de altında — bir gece yarısı , belki şuan toplu iş sözleşmesine imza atılır mı?

Atılmaz umarım. Ummak bazen fazla iyimserlik olur...

Miroğlu