NEREDELER?

NEREDELER? Seçimler sürecinde tüm burjuva siyasi partiler çok siyasidirler. Bol bol siyaset yaparlar. Biraz sola yakın olanlar işçi mahallelerini, sendikaları ziyaret eder, işçi eyleminde boy gösterir, çok solcu olurlar. Biraz sağ yada muhafazakar olanlar bayrağı, dini milli duyguları kullanırlar, çok sağcı, çok muhafazakar olurlar. Ve hepsi semt pazarlarına, esnaf ziyaretlerine, mahalle turlarına çıkarlar. Seçimden sonra hepsi benzeşir sessizliğe gömülürler. Ancak mücadele edenler sessizliğe bürünmez. Seçimden önce neyse seçimden sonrada aynıdırlar. Ve her seçimden sonra onlara biraz daha fazla iş düşer.

Siz hiç semt pazarlarına gittiniz mi? Gitmişsinizdir illaki. Ama akşam gideceksiniz ki pazarcıların şovunu göreceksiniz.

“Portakala gel, balkonda sık ama evi su basar”. Suyun evi gerçekten basmayacağını bilirler, alıcının da böyle bir beklentisi yoktur.

Soğan için, “İçli köfte yapmayı bilmiyorsan alma abla”. der Haydi yine iyisiniz. “Kilosu 5 idi, 3 oldu, sarma yapmayan kalmasın.”

Pazar tezgahına serdiği domates, salatalık, erik, elma, armut “Herkese ayrı mı poşet vereceğiz toplayın elle, kucaklayın sevgi ile.” Daha ne desinler. İhtiyacınız yoksa da dönüp bakarsınız. Olsa da paranız alsanız birkaç kilo.

Pazarcının derdi ekmek davasıdır. Niyeti halkı kandırmak değildir. Satışa biraz renk katarlar o kadar. Bir gün sonra onlar yine semt pazarındadır. Elindeki son kalan ürünleri bitirmek üzerinedir tüm kurgusu. Yeri gelir şovmen olur, yeri gelir sabah sattığı fiyatın yarısına satar. Çünkü elinde kalan her ürün zarardır, bir gün sonraya ya çürür ya da geri götürmek ayrı bir maliyettir. Ve halkımız akşam pazarını bekler çoğu kez.

İşte seçim öncesi burjuva partileri de pazarcı esnafı gibidirler. Dedim ya pazarcının davası ekmek davasıdır. Ama burjuva siyasetçiler öyle değildir. Amaç farklılığı vardır. Seçim startı verildiği andan itibaren akşamcı pazarcıların taktiğini uygularlar. Artık onlar için yedi yirmi dört akşam pazarıdır. Her alana çıkarlar, gecesi-gündüzleri yoktur, uyumazlar. Her türlü sözü verirler. Algıları açıktır. Karıncanın sesini duyarlar. Portakalı sıksan evi su basacağına halka inandırmaya çalışırlar. Soğanla içli köfteyi kendileri yaparlar. Sevgi pıtırcığı olurlar. Ama seçimden sonra ortada gözükmezler.

Bir sonraki hafta semt pazarında karşılaştığı pazarcıya Ayşe Teyze “Evladım geçen hafta çürük elma vermişsin” dediğinde pazarcı mahcup olur. Belki de iki elma fazladan atar poşete. Ama burjuva siyasetçisine böyle bir mahcubiyetlik beklenemez. Ayşe Teyze onlara elmanın çürük olduğunu sormasını bir kenara bırakın, yanlarına dahi yaklaşamaz. Ki onlar, seçimden önce uğramadıkları semt pazarına, mahallelere yani emekçi halkımıza seçimden sonrada hiç gitmezler.

Son yapılan seçim sürecini bir hatırlayın. Kemal Kılıçdaroğlu’na, Altılı Masaya, CHP’ye TİP’e söz söyletmeyenler vardı. HDP-YSP’de sosyalist adaylar var unutmayalım diyenler vardı. Bir oy Kılıçdaroğluna bir oy TİP’e diyenler vardı. Muhalif görünümlü tüm kanallarda TİP anlatılıyordu. Neredeyse öksürseler haber oluyorlardı. Ve bugün kendi milletvekiline sahip çıkamayan TİP, o günlerde halkımıza umut diye, sol diye yutturulmak isteniyordu.

Semt pazarı, mahalleler yangın yeri. Şimdi o TV kanalları, o her konuyu bilen lafazan yorumcular ve o partiler ortada yok. Hepsi kayboldu. Neredeler?

Seçimlerden sonra her şeye yüzde yüzün üzerinde zam geldi. Neredeler? Mazot-benzin fiyatı sabit durmuyor yerinde. Neredeler?

Dövizde-altında yükseliş devam ediyor. Neredeler?

Emekliye, işçiye, memura gelen düşük ücret artışları. Neredeler?

İşsizlik, pahalılık her geçen gün artıyor. Neredeler?

Tarım, hayvancılık bitmiş, sanayi yok denecek kadar az. Neredeler?

Sefalet ücretine karşı, işçi eylemleri, ek zam talepleri, asgari ücret, açlık sınırı, yoksulluk sınırı daha ne diyelim, emekçi halkımız geçinemiyoruz diyor. Neredeler?

Göçmen-mülteci sorunu büyüdükçe büyüyor. Neredeler?

Ve çok da ilgilenmedikleri laiklik, eğitim sistemi, Cumhuriyet değerleri. Neredeler?

Emperyalizm, NATO umurlarında değil, ABD savaş gemisi ülkemiz kara sularına demirliyor. Neredeler?

Seçim öncesinde de sonrasında da sorunlar çığ gibi büyüyor. Neredeler? Yoklar, iz bırakmadan kaybolup gittiler...

Aramayın onları boşuna, seçimlere kadar da çıkmazlar meydana...

Yazının başında dedim ya mücadele edenler seçimden önce neyse seçimden sonra aynı biçimde mücadele ediyor. Bakınız Halkın Kurtuluş Partisine, HKP’ye… Miroğlu