Yoksulluğun Yarısı da Yoksulluktur
- İşçi Ve Sendika
- 8 Kas
- 1 dakikada okunur
Asgari ücret yoksulluk sınırının yarısı olsun diyenlere;
'Yoksulluğun Yarısı da Yoksulluktur.'
Asgari ücret yoksulluk sınırının yarısı olsun” demek, kulağa makul bir “denge” arayışı gibi gelse de, aslında hem ekonomik hem de sınıfsal açıdan ciddi bir yanılgı içerir. Bunu birkaç açıdan açıklayalım:

1. Yoksulluk sınırı bir hedef değil, bir uyarıdır
Yoksulluk sınırı, bir ailenin insanca yaşayabilmesi için gerekli olan minimum harcama düzeyini gösterir.
Yani “yoksulluk sınırının yarısı” demek, insanca yaşamak için gerekenin yarısıyla yetinin demektir.
Bu, asgari ücretin “geçinme ücreti” değil, hayatta kalma ücreti olarak görülmesi anlamına gelir.
2. Asgari ücretin amacı yoksulluğu ölçmek değil, önlemektir
Asgari ücretin tanımı, işçinin temel ihtiyaçlarını karşılayarak yaşamını sürdürebilmesi üzerine kuruludur.
Oysa yoksulluk sınırının yarısını hedef almak, bu temel amaca aykırıdır.
Bu yaklaşım, devletin ve işverenlerin sorumluluğunu azaltan, işçinin geçim derdini “makul” gösteren bir meşrulaştırmadır.
3. Yoksulluk sınırı ile asgari ücret arasındaki fark zaten adaletsizliğin göstergesidir
Bugün Türkiye’de yoksulluk sınırı 90- 100 bin TL arasındayken, asgari ücretin bunun yarısına bile ulaşamaması, gelir dağılımındaki uçurumu açıkça gösterir.
“Yarısı olsun” demek, bu uçurumu normalleştirmek anlamına gelir.
4. İdeolojik bir yanılgı: Sınıf çıkarını sermaye sınıfın bakışıyla tanımlamak
Bu söylem, işçi sınıfının çıkarını değil, sermayenin “katlanabilir maliyet” sınırını esas alır.
Yani “ekonomi zarar görmesin” mantığıyla, işçinin hakkı geri çekilir.
Oysa işçinin payı büyümeden, üretim adaleti kurulamaz.
5. Sonuç olarak:
“Asgari ücret yoksulluk sınırının yarısı olsun” demek; yoksulluğu kabullenmek, işgücünün değerini küçültmek, devleti sosyal adalet görevinden muaf tutmak demektir.
Miroğlu



Yorumlar