1 Mayıs Taksim Mücadelesi ve Ruh Çağırma Seansları
- İşçi Ve Sendika
- 2 May
- 2 dakikada okunur
1 Mayıs Taksim Mücadelesi ve Ruh Çağırma Seansları
Ülkemizde 1 Mayıs’ta farklı ruh halleri vardır.
Kimi için 1 Mayıs sıradan bir gündür. Rutin işlerini yapar, geçip gider.
Kimi, bulunduğu yerde eylemlere katılır.
Kim gerçekten korkar, Olabilir. İnsanlık halidir. Ki bu insanlar bu hallerini bilir ve kabul ederler.
Ama bir hal daha vardır:
Taksim iradesini Kadıköy’de yaşatıyoruz diyenlerin hali.
Bunlar korkaktır, ihanet içindedirler ama kabul etmezler. Tehlike buradadır..
Burada üç tip ortaya çıkar:
İlki, 1 Mayıs'ın Taksim’de yapılmamasını bahane edenlerdir. Günlerce yaşadığı korkuyla sokağa çıkamaz. Kendine solcu der ama tuzu kurudur, toplumdan uzaktır. Örgütsüzdürler ama örgütlü gibi davranırlar. Anlık yaşarlar hayatı. Ama harekete geçmezler, herşeyi bilirler. Ama...
İkincisi Taksim iradesini Kadıköy’de yaşatacağız sözünün mucidi sarı sendikacıların ruh halidir. Bunlar herşeyi bile isteye yaparlar. Korkaktırlar. İçinde bulundukları ihanetin farkındadırlar. Ama kabul etmezler herşey plan dahilindedir.
Ama kendilerine işçi sınıfına mücadele ediyormuş gibi gösterme becerileri vardır.
Bunların içerisinde de sınıf sendikacılığı mı, sarı sendikacılık mı yapalım ikilemi içerisinde olanların ruh haline hiç girmeyelim.
Üçüncüsü kendine sol-sosyalist diyen parti ve grupların ruh hali. Taksim kaçkınlığını, sendikaları eleştirir ama günün sonunda Taksim dışında ve eleştirdiği sendikaların peşinde her yere giderler. Taksim ruhunu arar. Ruh çağırırlar.
Gitmek zorundadırlar çünkü işçi sınıfı ile bir bağları yoktur. İşçi sınıfı gibi dertleri de yoktur.
Ama hayat böyle akmaz.
Çünkü gerçekten mücadele eden devrimciler, sendikacılar vardır. Tek gerçeklik budur.
Ve bu gerçeklik, ruh çağıranları rahatsız eder.

Ruh çağırma seansından yeni çıkmış olanlar;
Evinde oturup, televizyon karşısında ya da sosyal medyada 1 Mayıs görüntülerini izler.
Belki biraz cesareti bulmuşlarsa, Kartal’daki TÜRK-İŞ mitingine gitmiştir.
Belki de kırmızılarını giymiş, DİSK ile Kadıköy’de en önde yürütmüştür. Belkide hayalini kurmuştur.
Ama o kadardır. Gerisi hayal dünyasına kalır.
Fantazisini büyütür:
Polis barikatlarını yara yara, gazlar içinde Taksim’e ulaşır.
Kanatları olsa uçar…
Ama sonra birden uyanır. Evindedir. Derin bir nefes alır.
Ve o anda, sosyal medyada 1 Mayıs Taksim mücadelesini verenleri görür.
Onlar mücadele ediyor. Yılmamışlar, korkmamışlar.
Tam da o anda, kendi korkaklığını... ihanetini… aynada görür gibi olur.
Ve bundan sonrası bellidir:
Taksim için mücadele edenlere hakaret eder. İftira atar.
Çünkü aynaya bakamayan, aynayı kırmak ister.
Ey ruh geldiysen şunlara iki tokat at.
Komentáře