top of page

Asgari Ücret: Sessizliğin Ayı

  • Yazarın fotoğrafı: İşçi Ve Sendika
    İşçi Ve Sendika
  • 21 Eki
  • 2 dakikada okunur

Asgari Ücret: Sessizliğin Ayı


Her Aralık ayında aynı manzara…

Ekranlarda tahminler, toplantılar, açıklamalar…


“Yeni asgari ücret ne olacak?” diye soruluyor.

Ama işçinin sesi duyulmuyor.

Çünkü işçi ne ondan önce ne ondan sonra ki günlerde sokakta değil;

üyesi olduğu sendika “masada temsil ediliyor” diyerek sessizliğe gömülüyor.

Aslında aralık, sadece yeni ücretin belirlendiği ay değil,

işçi sınıfının sesinin kısıldığı aydır.

ree

Asgari ücret sendikalı, toplu iş sözleşmeli işçiyi neden ilgilendiriyor ki? İlgilendirmez mi?

Onlar asgari ücret almıyor ki. Çok doğru. Günümüzde yapılan tüm toplu iş sözleşmeleri bir bakıma asgari ücrete endekslidir. Ve alınan ücret artışlarında belirleyici hale gelmiştir. Bundan dolayıdırki asgari ücret işçi sınıfımızı ve emekçi halkımızı doğrudan ilgilendiriyor...


Asgari Ücretin Etkisi Yıl Boyu Sürer


Asgari ücret, yalnızca maaş değil;

bir ülkenin emek düzeninin pusulasıdır.

Sigorta primlerinden kıdem tazminatına, vergi istisnasından işsizlik maaşına kadar her şey ona bağlıdır.

Ama bu kadar hayati bir konu, yılda sadece bir ay tartışılır gibi yapılır.

Tartışılır ama mücadele edilmez.


Sendikaların Sessizliği, Solun Dağınıklığı


Sendikalar, Aralık ayını “söz söyleme” değil, “durumu geçiştirme” ayına çevirmiştir.

Basın açıklaması yapılır, birkaç slogan atılır, sonra da

“Komisyon toplansın, sonucu bekleyelim” denir.

Yani işçinin sesi, tam da duyulması gereken günlerde kısılır.


Bazı sendikalar, üyelerinin öfkesini bastırmakla meşguldür.

Bazı sol partiler, sokağa çıkmak, işçilerle buluşmak yerine sosyal medyada birkaç sloganvari cümle kurmakla yetinir.

Asgari ücret bir sınıf mücadelesi konusu olmaktan çıkar, rakamsal bir pazarlığa indirgenir.

Ve o pazarlıkta işçi hep “en son konuşan” dahi olmaz.


Komisyon Tiyatrosu


Asgari Ücret Tespit Komisyonu her yıl aynı sahneyi sergiler:

Bir yanda “işveren temsilcisi” ve “siyasal iktidar” masada aynı tarafta oturan “işçi temsilcisi” adı altında sarı, bürokrat sendikacılar.


Perde açıldığında senaryo bellidir.

Masada rakamlar dahi konuşulmamıştır, işçinin adı geçmemiştir.

İşçiyi temsilen oturanlar işçinin değil,

kendi konumlarının çıkarını korumuştur.


Asıl Sorun: Emeğin Sesi Kimin Elinde?


İşçiler bugün, kendi sesine sahip çıkamadığı için kaybediyor.

Sendikalar “temsil ediyoruz” dedikçe işçi biraz daha sessizleşiyor.

Sol, “halkın yanındayız” dedikçe halka biraz daha uzaklaşıyor.

Çünkü halk o sözlerin değil, eylemin peşinde.

Ve o eylem, Aralık’ta değil,

her gün fabrikada, markette, inşaatta, mutfakta başlıyor.


Sonuç:


Aralık, işçinin sesi değil, sessizliğin ayı oldu.

Çünkü işçi susturuluyor — bazen patron tarafından,

bazen de “onun adına konuşanlar” tarafından.


Aralık ayı gelmedi mi daha?

Gelir. Zaman su gibi akıyor. Aralık ayıda gelir...


Son söz:

Asgari ücret bir rakam değil, yıl içerisinde verilmeyen mücadelenin ölçüsüdür

Mücadele yoksa, sonuç aynıdır:

İşçi yine yoksuldur. Ve daha çok sessiz...


Miroğlu

 
 
 

Yorumlar


05336668794

  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn

©2023, İşçi Ve Sendika tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page