DİSK’in Genel Merkezi Neden İstanbul’da?
- İşçi Ve Sendika
- 10 Eki
- 2 dakikada okunur
DİSK’in Genel Merkezi Neden İstanbul’da?
DİSK Yönetiminin DİSK’i Ankara’ya taşıma kararı üzerine...
Türkiye işçi sınıfı mücadelesinin tarihinde DİSK’in adı, sadece bir sendikal örgüt değil, bir sınıf bilinci, direniş ve örgütlülük sembolü olarak yer almıştır. DİSK’in genel merkezinin İstanbul’da bulunması da bu tarihsel ve sınıfsal mirasın bir gereğidir.

İşçi sınıfının kalbi İstanbul’da atıyor:
Türkiye’nin en büyük sanayi ve hizmet merkezi olan İstanbul, aynı zamanda işçi sınıfının da en yoğun yaşadığı kenttir. Fabrikalar, limanlar, depolar, lojistik merkezleri, tersaneler ve büyük işletmelerin çoğu burada ya da çevresindedir. Dolayısıyla DİSK’in genel merkezinin İstanbul’da bulunması, sınıfın en geniş kesimine en yakın yerden mücadeleyi örgütleme anlamına gelir.
Tarihsel bir süreklilik:
DİSK 1967 yılında İstanbul’da kurulmuştur. Maden-İş, Lastik-İş, Basın-İş ve Gıda-İş gibi kurucu sendikalar, o dönemin sanayi merkezlerinde, özellikle de İstanbul ve çevresinde faaliyet gösteriyordu. 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi de İstanbul’un sokaklarında yükselmiş, DİSK’in tarihine ve Türkiye işçi sınıfı bilincine kazınmıştır. Bu nedenle İstanbul, DİSK’in tarihsel köklerinin, mücadele hafızasının ve kimliğinin doğal merkezidir.
Mücadeleye yakın, merkeze uzak olmayan bir konum:
İstanbul yalnızca işçilerin değil, aynı zamanda sermayenin, medyanın ve siyasal iktidarın da en yakından izlediği bir merkezdir. Bu konum, DİSK’e hem işçi eylemlerine hızla müdahale etme olanağı sağlar hem de kamuoyuna sesini duyurma açısından büyük avantaj kazandırır. DİSK’in İstanbul’da bulunması, mücadele ile görünürlük arasındaki dengeyi kurar.
Bir simge: Direnişin kenti, örgütlülüğün kalbi;
İstanbul, işçi sınıfının direniş tarihinin simge kentidir. 1 Mayıslar, grevler, direniş çadırları, yürüyüşler ve dayanışma eylemleriyle yoğrulmuş bir kenttir. DİSK’in genel merkezinin burada bulunması, “mücadele sahasında, işçilerin tam ortasında olma” anlayışının bir yansımasıdır.
Siyasal sendikacılıktan, “kurumsal sendikacılığa” geçiş eğilimi:
DİSK, kuruluşundan itibaren “sınıf sendikacılığı” anlayışını savunmuş, işçi sınıfının siyasal iktidar karşısındaki bağımsız çizgisini korumuştur. Ancak son yıllarda Türkiye’de sendikal hareketin genelinde, “kurumsal tanınma” ve “siyasal iktldarla ilişkileri güçlendirme, icazetli sendikacılık yönünde bir eğilim gözlenmektedir. Ayrıca bünyesindeki üye sayısı fazla olan sarı sendikal anlayışa sahip sendikaların ihtiyacına göre şekilenme görüntüsü öne çıkmaktadır...
Bu bağlamda DİSK’in Ankara’ya taşınması, “sınıf mücadelesinden uzaklaşma, kurumsal bir sendikaya dönüşümün son adımıdır. Bize, işçi sınıfımıza düşen görev bu anlayışa karşı çıkmaktır...
Sonuç
DİSK’in genel merkezinin İstanbul’da bulunması, bir tercih değil; tarihsel, sınıfsal ve stratejik bir zorunluluktur.
Bu zorunluluk, DİSK’in köklerinden, sınıfın coğrafyasından ve mücadelenin güncel ihtiyaçlarından doğar.
DİSK’in yeri, her zaman olduğu gibi, işçilerin en yoğun olduğu yerde; yani İstanbul’dur.
Miroğlu



Yorumlar