EMEKLİ MAAŞLARININ DÜŞÜŞÜNDE ÖRGÜTSÜZLÜĞÜN ROLÜ
- İşçi Ve Sendika
- 27 Kas
- 4 dakikada okunur
TÜRKİYE’DE SOSYAL DEVLETİN GERİ ÇEKİLİŞİ VE EMEKLİLERİN SİYASAL GÜÇ KAYBI
Giriş
Türkiye’de emekli maaşlarının yıllar içinde dramatik biçimde düşmesi çoğu zaman ekonomik gerekçelerle açıklanır: enflasyon, bütçe dengesi, büyüme hızı, SGK açığı vb. Oysa emekli maaşlarının reel olarak erimesi yalnızca ekonomik verilerle açıklanamaz. Bu durum aynı zamanda toplumsal güç dengeleri, siyasal tercihler ve işçi sınıfının örgütsüzlüğü ile doğrudan ilişkilidir. Özellikle emeklilerin örgütsüzlüğü, bu kesimi siyasal sistemin en savunmasız, en kolay göz ardı edilen topluluğu hâline getirmiştir.
Emekli maaşlarının düşüşünü örgütsüzlük ekseninde ele alarak, hak kayıplarının neden hızlandığını, siyasi kararların neden emeklilerin aleyhine geliştiğini ve örgütlü toplumsal güç ile gelir dağılımı arasındaki bağa bilmemiz gerekiyor...

I. Emeklilerin Görünür Nüfusu, Görünmez Gücü
1. Sayıca Çok, Örgütsel Olarak Zayıf
Türkiye’de emekliler nüfusun büyük bir bölümünü oluşturmasına karşın siyasal alanda etkisizdir. Bu paradoks, örgütsüzlüğün en temel göstergesidir. Emeklilerin:
Birleşik ve etkili bir sendikası yoktur,
Güçlü federasyonları bulunmamaktadır,
Yatay ve dikey örgütlenme kanalları zayıftır,
Ortak bir mücadele programları yoktur.
Bu nedenle milyonlarca kişi olmalarına rağmen politik olarak dağınık ve talep oluşturma kapasitesi düşük bir topluluktur.
2. Tepki Verme Kapasitesinin Zayıflığı
Yaş, sağlık, ekonomik bağımlılık ve çalışma zorunluluğu gibi etkenler, emeklilerin kolektif eyleme katılımını sınırlamaktadır. Bu durum siyasal aktörlerin gözünde emeklileri “en sessiz” ve “maliyeti en düşük” kesim hâline getirir.
II. Örgütsüzlüğün Hak Kayıplarını Hızlandıran Etkisi
1. Pazarlık Masasında Yokluk
Kötü de olsa memurlar toplu sözleşme masasına oturur, işçiler sendikalarıyla pazarlık yapar; ancak emeklilerin maaş zam oranı belirlenirken güçlü bir temsilci veya örgüt masada yer almaz. Masada olmayanın hakkı başkalarının takdirine kalır.
2. Ekonomik Krizlerde Yükün Örgütsüzlere Bindirilmesi
Hükümetler ekonomik daralma dönemlerinde yükü en örgütsüz kesimlere kaydırır. Emeklilerin örgütlü baskı gücü olmadığından:
En düşük zamları onlar alır,
“Tasarruf” denince ilk önce onların maaşı kısılır,
Refah payı verilmez,
Maaşlar enflasyonun altında tutulur.
3. Siyasal Önemsizleşme ve Manipülasyon
Örgütsüz kesimler siyasal anlamda kolay manipüle edilir. Emekliler oy verir ama politika belirleyemez. Popülist söylemler bol, somut kazanımlar sınırlıdır.
III. Çalışma Hayatındaki Örgütsüzlük, Emekliliğin Yoksulluğunu Belirler
Emekli maaşlarının düşük oluşunda, işçilerin fiilen çalıştıkları dönemlerde örgütlülüğe ve sendikalaşmaya mesafeli durmalarının etkisi büyüktür. Çünkü örgütlülük bir kültürdür; bu kültür yoksa sayıca çok olmanın bir anlamı olmaz, çokluk güç üretmez. Çalışma hayatında örgütsüz kalan işçi sınıfı, emeklilikte güçlü bir hak mücadelesi yürütemez.
1. Düşük Ücret – Düşük Prim İlişkisi
Sendikasız çalışma, düşük ücret demektir; düşük ücret düşük prim yatırımı anlamına gelir. Bu da emeklilikte düşük maaş olarak geri döner.
2. Kayıt Dışı Çalışma ve Eksik Prim
Milyonlarca işçi kayıt dışı çalışmakta veya primleri eksik yatırılmaktadır. Örgütlü mücadele olmadığından bu sorun kalıcı hâle gelmiş, emeklilikte yoksulluğu büyütmüştür.
3. Güvencesiz Çalışmanın Etkisi
Kısa süreli, taşeron veya esnek işler prim gün sayısını düşürmüş, düzenli emekliliği imkânsızlaştırmıştır.
Sonuç: Örgütsüz çalışma hayatı, örgütsüz emeklilik ve düşük maaş yaratır.
IV. Uluslararası Karşılaştırma: Örgütlü Emeklilerin Kazanımları
Avrupa ülkelerinde emekliler güçlü örgütlere sahiptir.
İsveç, İtalya, Polonya ve Almanya gibi ülkelerde emekliler, güçlü örgütler ve sendikal yapılar içinde temsil edilir. İsveç’te PRO devletle düzenli müzakere yürütürken, İtalya’da CGIL çatısı altındaki ISP milyonlarca üyeyle emekli hakları için pazarlık yapar; Polonya’da ise emeklilere özel bir siyasi parti bile vardır. Almanya ve diğer Batı Avrupa ülkelerinde emekliler, çalışırken üye oldukları sendikalarda kalmaya devam ederek örgütlü kimliklerini sürdürürler. Bu modeller, emeklilerin birey olarak değil kolektif bir güç olarak görünmesini sağlar; maaşların belirlenmesinden sosyal hakların korunmasına kadar her alanda sistemli baskı oluşturur. Bu nedenle Avrupa’daki emekliler hak kayıplarına karşı daha dirençli, Türkiye’deki dağınık ve örgütsüz emekli topluluğuna göre ise çok daha etkili bir konumdadır.
Bu nedenle:
Maaşlar asgari ücretin altına düşmez,
Enflasyonun üzerinde düzenli zam yapılır,
Refah payı zorunludur,
Hak kayıpları büyük dirençle karşılanır.
Türkiye’de aynı düzeyde bir örgütlü güç olmadığından hak kayıpları hızla gerçekleşir ve toplumsal direnç oluşmaz.
V. Siyasal İktidar Açısından Emeklilerin Örgütsüzlüğü Ne İfade Eder?
1. Bütçe Açığında İlk Kesinti Yapılacak Kesim
Emeklilerin güçlü bir örgütsel direnci yoktur. Hükümet, bütçe açığını kapatmak için maaş zammını düşük tutarak tasarruf sağlar.
2. Taleplerine Karşı Siyasal Maliyet Düşüktür
Sokak eylemi, grev veya toplu basınç gibi yöntemler üretilemediğinden düşük zam kararı almak iktidar açısından riskli değildir.
3. Emeklilerin “İstikrar Kaygısı” Üzerinden Siyasi Sessizliği
Emekliler maaşlar düşük olsa da bunu bir “istikrar” olarak görür. Daha kötüsünü yaşama kaygısıyla mevcut düzenin sürmesine razı olur. Muhalefetten uzak durur, muhalif kesimleri bile engellemeye çalışır. Amaç, adını tam koyamadıkları bir istikrarın sürmesidir. Onlar için bu istikrarın neyi ifade ettiği çoğu zaman belirsizdir.
Zammın, enflasyonun, pahalılığın birebir üzerinde etkisini gören yaşayan emekliler, geçmişle bugün arasındaki fiyat değişimini en iyi kıyaslayabilecek hafızaya sahiptir. Buna rağmen “buna da şükür” derler. Çünkü zihninde hep “daha kötüsü olabilir” kaygısı vardır; ne olduğu ise belli değildir. Bu belirsizlik, siyasi davranışlarını ve sessizliklerini belirleyen en güçlü etkendir.
Emeklilerin bugün gerçekleştirdiği en büyük eylem ise geçinemedikleri için emekli olduktan sonra bile çalışmaya devam etmeleridir. Bu durum, örgütsüzlüğün ve yoksulluğun sessiz bir göstergesidir. Milyonlarca emekli hayatta kalmak için yeniden çalışma hayatına dönmek zorunda kalırken, bu sessiz çığlık örgütlü bir güce dönüşmediği için siyasetin kulaklarında yankı bulmamaktadır.
4. Seçim Dönemleri Dışında Dikkate Alınmazlar
Emekliler genellikle seçim dönemlerinde “anlık iyileştirme” yapılan bu da genel olarak "yardımlar" biçiminde, bir kesim olarak görülür; uzun vadeli politika üretimi ise örgütlü baskı olmadıkça gündeme gelmez.
Sonuç: Emekli Yoksulluğu Bir Kader Değil, Örgütsüzlüğün Ürünü
Türkiye’de emekli maaşlarının düşüşü ekonomik zorunlulukların ötesinde, örgütsüzlüğün ve korkuya dayalı istikrar arayışının ürünüdür. Haklar örgütlü güçle korunur; örgütsüz kitlelerden haklar sessizce çekilir.
Emekli yoksulluğu, sosyal devletin geri çekilmesinden ve emeklilerin bu süreci durduracak örgütlü güce sahip olmamasından beslenir. Çözüm:
Emeklilerin sendikal örgütlenmesinin güçlendirilmesi,
Emekli derneklerinin birleşerek politika üreten yapılara dönüşmesi,
Çalışma hayatındaki örgütsüzlüğün azaltılması,
Emeklilerin toplu eylem ve baskı gücü oluşturmasıdır.
Bu adımlar atılmadıkça emekli maaşlarının erimesi sürecek ve milyonlarca emekli giderek daha fazla yoksullaşacaktır.
Miroğlu



Yorumlar