Hayatın Kıyısında: Türkiye’de Emekli Olmak
- İşçi Ve Sendika
- 28 May
- 2 dakikada okunur
Hayatın Kıyısında: Türkiye’de Emekli Olmak
Türkiye’de emekli işçilerin yaşamı, büyük ölçüde ekonomik koşullara, sosyal güvenlik sistemine, bireysel birikimlerine ve sağlık durumlarına bağlı olarak şekilleniyor.
Ekonomik Durum ve Geçim Mücadelesi
Düşük Emekli Maaşları: Türkiye'de özellikle işçi emeklilerinin önemli bir kısmı, asgari ücretin çok altında maaş alıyor. Bu maaşlar kira, fatura ve gıda harcamalarına yetmiyor.
Çalışmaya Devam Etme Zorunluluğu:
Emekli olduktan sonra geçimini sağlamakta zorlanan pek çok işçi, kayıt dışı veya düşük ücretli işlerde çalışmaya devam ediyor.
Bu durum aynı zamanda sendikalaşmayı ve örgütlenmeyi de olumsuz etkiliyor.
Kredi ve Borçlanma: Birçok emekli, temel ihtiyaçlarını karşılamak için banka kredilerine başvurmak zorunda kalıyor. Onu da almakta zorlanıyorlar. Borç batağında yaşıyorlar.
Sağlık ve Sosyal Güvence
Devlet Hastanelerine Bağımlılık: Özel hastaneler pahalı olduğu için (sağlık özelleştirilemez) emekli işçiler genellikle devlet hastanelerine yöneliyor. Ancak randevu almakta zorluk, uzun bekleme süreleri ve hizmet kalitesi sorunlar yaratabiliyor.
Kronik Hastalıklar: Çalışma hayatlarındaki koşullarının ağırlığından dolayı yaş ilerledikçe artan sağlık sorunları, emekli işçilerin yaşam kalitesini doğrudan etkiliyor.
Sosyal Yaşam ve Yalnızlık
Toplumsal Dışlanma: Emeklilikle birlikte üretimden kopan bazı işçiler, toplumda kendilerini değersiz hissetmeye başlayabiliyor. Çünkü emekli maaşları sosyal hayatta da katılımlarını olumsuz etkiliyor. Toplumdan uzaklaşıyor, hayatın kıyısında kalıyorlar.
Yalnızlık: Özellikle büyük şehirlerde çocuklarıyla birlikte yaşamayan ya da eşini kaybetmiş emekliler arasında yalnızlık sık görülen bir sorun. Bunun çözümü sağlıklı ama devlet güvencesinde huzurevlerinin olmasıdır. Ancak böyle bir imkanları yok.

Devlet Politikaları ve Emekli Sendikaları
Sendikal Temsilin Zayıflığı: Emekli işçilerin örgütlü mücadeleleri zayıf. Türkiye’de ki sendikalaşma oranlarına baktığımızda, emeklilerin çok büyük oranı sendikasız çalışmıştır. Bu nedenle emeklilik süreçlerinde de açlığa ve yoksulluğa karşı verilen mücadelenin dışında kendilerini görüyorlar. Emeklilerin haklarını savunacak sendikaların etkisi sınırlıdır. Var olan emekliler sendikalarına üyelikler yapılıyor ancak fiili olarak içinde yer almıyor yada alamıyorlar.
Devlet Destekleri: Zaman zaman iktidar partileri tarafından veya belediyelerce verilen bayram ikramiyeleri ve promosyonlar yapısal bir çözüm olmaktan uzak. Bu daha çok emeklilerin yardıma muhtaç olduğunu göze batırılması oluyor.
Özetle:
Türkiye’de emekli işçilerin büyük bir bölümü, ekonomik sıkıntılarla boğuşan, sağlık sorunlarıyla mücadele eden ve sosyal olarak yalnızlaşan bir yaşam sürüyor. Dayanışma, devlet desteği ve sosyal politikalardaki iyileştirme yetersiz ve göstermelik kalıyor.
Sonuç:
Emeklilerin açlık ve yoksulluğa karşı örgütlü mücadele içinde yer almasından başka çaresi yoktur. Elbette ki ondan önce işçilerin siyasallaşması, çalışma hayatındayken de sendikal örgütlenme ve mücadelesi içinde yer alması gerekiyor. Bu olmadığı sürece değişen birşey olamaycağı gibi emeklilerin yaşam koşulları daha da kötüye gidecektir.
Miroğlu



Yorumlar