top of page

İşçi Gününü Kurtarma Peşinde, Yarını Planlayan Patron

  • Yazarın fotoğrafı: İşçi Ve Sendika
    İşçi Ve Sendika
  • 3 Tem
  • 2 dakikada okunur

İşçi Gününü Kurtarma Peşinde, Yarını Planlayan Patron


İşçiler örgütsüz olduğunda ve sınıf bilincinden yoksun kaldığında doğal olarak yalnızca günlük çıkarlarını düşünür. Bu sadece işçiler için değil, toplumun tüm kesimleri için geçerlidir. Ancak sermaye sınıfı hiçbir olaya sadece günübirlik çıkarlarla yaklaşmaz. Elbette günlük kazancını önemser ama asıl olarak "yarın ne getirir, ne götürür?" sorusunun hesabını yapar.


Bugün ülkemizde sendikal örgütlülük oldukça düşüktür. Sendikalı işçilerin örgütlü olduğunu söylemekte oldukça güçtür. Şunu netçe söyleyebiliriz. Sendikalı olan işçiler arasında da ciddi bir örgütsüzlük hâkimdir. Bu durum pratikte kendini açıkça göstermektedir.

ree

Somut Bir Örnek:


Bir fabrikada işçiler sendikalaşmak ister. Patron hemen devreye girer, “biz bir aileyiz”, ücretlerde küçük iyileştirmeler yapar ve bu hamleyle sendikalaşmanın önünü keser.

O anda işçi bugünü kazanmış gibi görünür. Ama patron, yarını garanti altına almıştır.

Sonuç: Kazanan yine patrondur. Çünkü işçi günü, patron süreci düşünür.

Tamam bu örnekte işçiler örgütlenmenin başındadır.


Başka Bir Örnek:


İşçiler toplu iş sözleşmesiyle çalışmakta, sendikasız işçilere göre görünürde iyi ücret almaktadır. Ancak patron, sendikadan kurtulmak için sözleşmede olmayan, pazarlık sürecinde kesinlikle olmaz dediği bazı hakları sendika dışında adım adım işçilere vermeye başlar.

Bu taktikle işçiyi sendikadan uzaklaştırır. Önce sendikaya karşı nötrleşen işçi, zamanla patrona yakınlaşır. Böylece patron sendikasızlaştırmanın yolunu açmış olur...


İşçiler yalnızca günübirlik çıkarlarını düşününce, sendikalar da çoğunlukla bu yönde hareket eder. Bu da sendikaları tıpkı işçiler gibi patronlara yaklaştırır. Sonra, sonrası yoktur.

Oysa sendikalar yarını düşünerek, mücadelesini bu anlayışla yürütmek ve işçileri buna göre örgütlemek zorundadır.


Ancak ne yazık ki işçiler, uzun vadeli mücadele perspektifi olan sendikaları değil; kendi gibi düşünen sendikaları tercih eder.

Bu tercihler, işçiye gerçek bir kazanım sağlamaz. Hatta zamanla günlük çıkarlar bile ortadan kalkmaya başlar.


Öyle bir hâl alır ki artık işçiler ortak günlük çıkarları yerine, bireysel çıkarlarını öne çıkarmaya başlar. Ve bunların, arkadaşlarının aleyhine olacağını bilsede, mutlaka çözüme kavuşmasını ister.

Bu çıkarlar karşılanmadığında "sendikalar hiçbir işe yaramıyor" algısı giderek yaygınlaşır. Sendikalar etkisizleşir.


Son Örnek:

İşçiler genel olarak sendika ile almış oldukları kazanımlarını zaman içerisinde unutma eğilimindedir.

Sendika ne yaptı ki?

Ne faydası var bana?


En basitinden;

Ücretlerin zamanında ödenmesi, ücret artışlarını sözleşmeye göre olması, ikramiyelerin oluşu,

çalışma koşullarının iyileşmesi, işçilerin işyerinde saygı görmesi ve hatta yasal hakların uygulanıyor olması gibi bir çok şeyin patronun kendiliğinden verdiği düşünülür.


Asıl Sorun:


İşçi, elde ettiği hakların arkasında sendikanın ve örgütlü mücadelenin olduğunu fark etmez.

Kendi gücünü değil, patronun “lütfunu” görür.


Sonuç:


İşçiler günü kurtarmaya çalışırken patronlar süreci ve geleceği planlıyor. Bu dengesizlik, her seferinde işçilerin kaybıyla sonuçlanıyor. Oysa asıl güç, örgütlü işçidedir.


Sendikalar sadece bugünü değil, geleceği planlayan, işçileri bireysel çıkarların ötesinde ortak mücadeleye yönlendiren yapılar haline gelmelidir. Bu da ancak işçilerin sendikalara yalnızca üye olarak değil, mücadele eden bir özne olarak katılmasıyla mümkün olabilir.


Unutulmamalıdır ki, patronlar hakları keyfi olarak vermez, işçiler söke söke alır. Ama bunu yalnızca birlikte ve örgütlü olduklarında yapabilirler.


Miroğlu

 
 
 

Yorumlar


05336668794

  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn

©2023, İşçi Ve Sendika tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page