KAMU İŞÇİLERİ OYALANIYOR MU?
- İşçi Ve Sendika
- 22 Tem
- 3 dakikada okunur
KAMU İŞÇİLERİ OYALANIYOR MU?
Kamu Çerçeve Protokolünde ki son durum...
HAK‑İŞ, TÜRK‑İŞ Talebi
Taban ücret: Günlük brüt en az 1 800 TL
Zam oranları:
İlk 6 ay için %50
Sonraki dönemler için %25 + %10 refah payı her altı ay için.
Enflasyon farkı: Enflasyon gerçekleşirse, farkın da işçilere yansıtılması talebi.
Sosyal haklar: Yemek/yol/giyim ödeneği ve vergi diliminin %15’e sabitlenmesi gibi iyileştirmeler isteniyor.
Ücretlerle ilgili sendikanın teklifi işçilerin talep ettiği rakamların çok altında
Hükümet / İşveren (TÜHİS) Teklifleri aylarca bir teklif gelmedi.
1. Teklif 2025 için: %16 (ilk 6 ay) + %8 (sonraki 6 ay); 2026 için: %7 + %5
2. Teklif 2025 için: %17 + %10; 2026 oranları değişmedi
3. (Son) Teklif İlk 6 ay için %24
Sonraki dönemler için enflasyon oranında zam...
Kamu Çerçeve Protokolünde ki görüşmelerinde gelinen son aşama bu.

TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ işçileri oyalıyor mu?
600 bin Kamu İşçisi adına aylardır süren Kamu Çerçeve Protokolü sürecinde grev veya kitlesel eylem vurgusu neredeyse hiç yok.
Sendikacılar konuşmalarına sık sık "ekonomik gerçekler", "ülke şartları", "istikrar", "sorumluluk" gibi hükümetin kullandığı terimlere yer veriliyor.
Konfederasyonlar, tabanın tepkisini azaltmak için genellikle "hassasiyet", "görüşme trafiği sürüyor", "çalışmalarımız devam ediyor" gibi belirsiz ve oyalayıcı ifadeler kullanıyor. Bu anlamda, evet, birçok işçinin ve kamuoyunun gözünde sendikalar süreci uzatarak işçileri oyalıyor.
Özellikle TÜRK-İŞ, HAK-İŞ merkezi yapıları ve hükümetle yakın ilişkileri nedeniyle:
Masaya güçlü gitmiyorlar, onlara bağlı sendikalarda gerektiği gibi mücadele vermiyorlar.
İşçilerin taleplerini değil, hükümetin sunduğu zammı “makul” görmeye çalışıyorlar,
Eylem, grev gibi baskı araçlarını kullanmaktan çekiniyorlar.
Bu yüzden işçiler arasında “oyalanıyoruz” duygusu hâkim. Sürecin şeffaf yürütülmemesi de bu güven kaybını büyütüyor.
Grev kararı var mı?
HAK‑İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, “Grev kararı aldık ama bu uygulayacağız anlamına gelmez” şeklindeki açıklamasını 3 Temmuz 2025 tarihinde açıkça yaptı. Bu söz sadece HAK-İŞ'i temsil etmiyor aynı zamanda TÜRK-İŞ'in bakış açısını da ortaya koymuştur
Bu sözün karşılığında işçiler ne dedi?
İşçiler örgütlü değil ama sosyal medyada ve sahada işçilerden şu tür tepkiler yükseldi:
“Madem grevi uygulamayacaktınız, neden aldınız?”
“Sendika değil hükümetin sözcüsü gibiler.”
“İşçiyi aldatmak bu.”
“Eylem yoksa hak da yok.”
Yani:
Grev kararı tabelada asılı kalacak.
İşçileri greve götürecek irade ve hazırlık gösterilmiyor.
Kısacası: Grev kararı var gibi gösteriliyor ama grev yok.
Bu süreçte işçiler sadece greve çıkarak mı mücadele eder? Hayır tabiki..
İşyerinde pasif direniş yapılabilir. İş yavaşlatma, Fazla mesaiye kalmama, Toplu yemek boykotu,Toplu işe geç başlama gibi..
Basın açıklamalarıyla kamuoyu oluşturulabilir.
Meydanlarda ya da işyerleri önünde açıklamalar yapılabilir.
Yerel ya da ulusal basına demeçler verilebilir.
Sosyal medyayada örgütlü bir biçimde görünebilirler..
İşyerleri önünde ya da kent merkezlerinde yürüyüş ve oturma eylemleri yapılabilir.
Tüm bunlar göstermelik yapılıyormuş gibi yapılıyor.
İşte tamda bunlara karşı sendika içi baskıyı öne çıkartmalıdır işçiler.
Sendikalara "grev kararını uygula" baskısı artmalıdır.
Delegeleri, yöneticileri değiştirme girişimi olmalıdır.
Karar alma süreçlerine işçilerin doğrudan katılımı mücadelesi verilmelidir. Ama buda yok. Olmuyor olamıyor...
Peki işçiler greve çıkar mı?
Genel olarak hayır.
Özellikle HAK-İŞ ve TÜRK-İŞ'e bağlı sendikalarda grev mücadele aygıtı olarak görülmüyor, bu nedenle son çare bile değil.
İşçilerin büyük çoğunluğu da:
Greve çıkmadan sonuç alınamadığını biliyor ama sendikalarınının tutumu sonucunda ve ekonomik zorunluluklar (borç, geçim derdi) nedeniyle grevi göze alamıyor.
Sendikaların samimi bir süreç hazırlığı yapmadığını gördükçe umutsuzlaşıyor.
“Ne verirlerse verin, imzalayın artık” duygusu yayılıyor?
Bu duygu sürecin uzamasının ve sendikal güvensizliğin doğal sonucu.
İşçilerin ruh hali şöyle:
“Zaten grev yapmayacaklar.”
“Biz bekledikçe her şey pahalanıyor, zam eriyor.”
“Zaten patronla aynı masaya oturmuşlar gibi hissediyoruz.”
“3-5 kuruş zam için aylardır oyalandık, yeter artık!”
"Ne veriyorlarsa alın"
Bu psikoloji, sendikasına güvenmeyen, geçim sıkıntısı çeken ve mücadele umudu kalmayan işçilerin tepkisidir.
SONUÇ:
Evet, sendikalar işçileri oyalıyor gibi görünüyor.
Grev kararı alınsa da, grev uygulanmıyor.
İşçiler greve çıkmıyor, çıkarılmıyor.
Bu yüzden işçilerin büyük kısmı artık “ne verirlerse verin, imzalayın” noktasına geliyor.
Oysa işçiler ya sendikalarını değiştirecek ve yönetimine gelecek yada olmuyorsa mevcut sendikayı değiştireceler...
Miroğlu



Yorumlar