Kendine Söz Söyletmeyen Mücadele
- İşçi Ve Sendika
- 22 Eki
- 2 dakikada okunur
Kendine Söz Söyletmeyen Mücadele
Herkes bulunduğu yerde çok fazla mücadele ettiğini düşünüyor. Herkes kendi çabasını kutsuyor, kimseye eleştiri hakkı tanımıyor. Ve herkes kendinden başka herkesi eleştiriyor.
Ama bir bakalım:
Asgari ücret ortada, emekli ücretleri ortada, işçi ve memur maaşları ortada...
Eğer gerçekten bu kadar mücadele ediyorsak, neden sonuç bu kadar ağır?
Sendikalaşma, örgütlenme, dayanışma ortada.
Bugün Türkiye’de işçilerin yalnızca %14,4’ü sendika üyesi.
Üstelik özel sektörde toplu iş sözleşmeli çalışma oranı %6 civarında.
Yani her yüz işçiden sadece altısı örgütlü!
Kamu kesiminde sendikalaşma oranı kâğıt üstünde yüksek olsa da (%77 civarında), bu durum genel tabloyu değiştirmiyor. Toplu iş sözleşme görüşmelerinin formalite olduğu ve grev hakkının olmadığı, sendikalar açısından sadece üyelik ve o üyelikten alınan aidat ödenmesi sendikalaşma değildir. Örgütlü mücadele hiç değildir.

Ancak;
Mücadelede söz sahibi olmak veya sendikacı olmak için ömrü hayatın boyunca bir defa basın açıklamasına, mitinge, eyleme katılmak yeterli olabiliyor. Onlar kendilerini işçi sınıfına adamıştır. İronik olan ise işçiler de onları mücadeleci olarak tanır.
Sormaz ise saat kaçta mesaiye başlıyorsun?
Ya da mesaiye bir yerde başlıyor musun?
Kanma sana, “Sendikacının mesaisi olmaz, ya da başlayacağı bir mekân olmaz” demelerine.
Ve elbette “Sen öğle yemeğini yerken ben tatlı uykumdan yeni uyandım” demeyecektir.
Sorgulamayınca bilinmez.
Koca bir ülke, emeğin omuzlarında yükseliyor ama o emeğin sesi giderek kısılıyor.
Başa dönüyorum, ülkemizde herkes bulunduğu yerde çok fazla mücadele ettiğini düşünüyor.
Ama durum onu göstermiyor.
Herkesin çok mücadele ettiğini söylediği bir ortamda eleştiri mekanizması da kendi kendini bitiriyor.
Ve kimse eleştiriyi üzerine almıyor. Ve hatta mücadeleyi kendiyle başlatıyor. Dahada ileri gidiyor mücadeleyi tekeline alıyor.
Mücadeleyi sadece kendi tekeline almaya çalışmak, mücadele alanını daraltıyor. Ama bu durum günümüz felsefesi olan bireyselleşme mücadelede yalnızlaşmaya ve her daim geçerli olan az olsun benim olsun anlayışına uyuyor.
Mücadele dediğimiz şey sadece kendi alanımızda ses çıkarmak değil; ortak çıkar için, yan yana durabilmek, birbirimizi tamamlayabilmektir.
Olmayınca ne oluyor?
Tam da bu yüzden, patronlar, iktidarlar ve sermaye, kolayca yönetiyor.
Miroğlu



Yorumlar