top of page

"Sendikacılık Bitti" Diyenlere…

  • Yazarın fotoğrafı: İşçi Ve Sendika
    İşçi Ve Sendika
  • 27 Eki
  • 2 dakikada okunur

"Sendikacılık Bitti” Diyenlere…


“Sendikacılık, işçi mücadelesi 80 öncesinde kaldı” diyenlerin sayısı az değil. İşin ilginç yanı, o dönemi gerçekten yaşamış olanlarla, yaşı itibarıyla o dönemi hiç bilemeyecek olanların aynı şeyi söylüyor olması. Kimisi “o zaman başka bir ruh vardı” diyor, kimisi “şimdikiler cebini doldurmakla meşgul” diyerek kestirip atıyor.


80 darbesinden sonra mücadele yerine kahvede, mahallede, dost meclislerinde “mücadele, sendikacılık eskidendi” diyerek sınıf mücadelesini karamsarlığa sürükleyenler, ömürlerini bu umutsuzlukla tamamlayanlar oldu. Bugün, aynı anlayış onların mirasçılarıyla devam ediyor.

ree

Oysa bu söz, çoğu zaman sınıf mücadelesinden kopuşun, örgütlülükten uzaklaşmanın ve mücadele sorumluluğundan kaçışın bahanesidir.

Evet, 12 Eylül darbesi sendikaları dağıttı, işçilerin elini kolunu bağladı. Ama o zincirleri kıranlar da yine işçilerdi, işçilerin içinde çıkan devrimci sendikacılardı. Mücadele hiçbir zaman tamamen bitmedi bitemezde, yalnızca biçim değiştirdi. Bugün hâlâ fabrika önlerinde, depo kapılarında, direniş çadırlarında o inatçı ses, slogan yankılanıyor:

“Direne direne kazanacağız!”


Sapla samanı ayırmak gerekir. Tüm sendikaları, tüm sendikacıları aynı kefeye koymak bir eleştiri değil, kaçıştır.

Elbette koltuğuna yapışmış, işçiden kopmuş sendikacılar var. Ama bir de baskıya, işten atılmalara, tehdide rağmen işçinin yanında dimdik duran, direniş alanlarını terk etmeyenler var.


Asıl garip olan ise şu:

Hem mücadele içinde olmayıp hem de eleştiri hakkını masa başında kendinde görmek!

Mücadeleye omuz vermeden, alanlara inmeden, işçinin terine karışmadan yapılan eleştiri; ne adaletlidir, ne de samimi.

O “eskiden vardı” dediğin ruh, tam da bu yüzden bugün azaldı:

Çünkü dışarıdan konuşanlar çoğaldı.


“Eskiden mücadele vardı” diyorsun da, o mücadelenin içinde sen var mıydın?

Ya da bugün neden yoksun?

Eğer sendikacılık senin gözünde cebini dolduran birkaç kişiyle sınırlıysa, gel sen değiştir, sen dönüştür. Var mı o gücün?

Unutma: O “eski mücadele edenler” dediğin insanlar da bir zamanlar kimsenin inanmadığı yerde adım atanlardı.

Onlar sihirli değnekle değil, cesaretle, dayanışmayla ve örgütlülükle tarih yazdılar.

DİSK’in sarı sendikacılığa karşı, kuruluşu, DİSK’in kapatılma tehlikesine karşı 15-16 Haziran Direnişi ve yüzbinlerin 1977-78 1 Mayıs'ında Taksim Meydanını doldurması... ki 1977 1 Mayıs'ında 34 işçi katledildi, yüzlerce işçi yaralandı...


Mücadele nostalji değildir. Birikir...

O hâlâ buradadır; kimi zaman bir grev pankartında, kimi zaman bir işçinin gözündeki inatta. 1 Mayıs

Taksim mücadelesi az sayıda olanlarlada olsa sürüyor. Grev yasaklarına, işçi ve sendika düşmanlığına, sarı sendikacılığa karşı sürüyor...

Tüm bunlar sendikacılığı geçmişe gömen değil, geleceğe taşıyanlar sayesinde yaşamaya devam ediyor.

Bunu görebilmek için sınıf bilincinin olması gerekiyor...

O yüzden sormalı:

Gerçekten biten sendikacılık, yada mücadele mi yoksa senin inancın mı?


Miroğlu

 
 
 

Yorumlar


05336668794

  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn

©2023, İşçi Ve Sendika tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page