top of page

Yine İşkolu Barajı Engeli

  • Yazarın fotoğrafı: İşçi Ve Sendika
    İşçi Ve Sendika
  • 25 Tem
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 26 Tem

YİNE İŞKOLU BARAJI ENGELİ

Bir de böyle bakalım


Her yıl ocak ve temmuz ayında işkolu istatistikleri açıklanır. 2025 yılı temmuz işkolu istatistikleri yayınlandı.

Ve mevcut sendikaların 3/4'ünün yine baraj altında kaldığı görüldü.


Gerekçeleri var tabii ki…

Sarı sendikaların hâkimiyeti ve %1'lik işkolu barajının varlığı.

Yani iki gerçek var: Sarı sendikacılık ve %1 baraj gerçeği. Kabul edilmelidir... Kabul edilmelidir ki, değiştirmek için mücadele edilsin.


Sarı sendikaları her türlü eleştirebiliriz.

Ki onların büyük çoğunluğu eleştirileri kendi üzerine almaz ya da dikkate almaz, bildikleri yoldan devam ederler.

Bu nedenle "sarı sendikalar gitsin, yenileri gelsin" diyerek yenileri kuruluyor.

Bu anlamda ne sarı sendikacılığa ne de %1'lik baraja karşı mücadele verilmiyor. Sarı sendika da, baraj da olduğu yerde duruyor.


Mesele sendika kurmak değil; nasıl bir sendika, kimlerin öncülüğünde ve neye dayanarak kurulacağı meselesidir.

ree

%1'lik Baraj ve Sarı Sendika Gerçeği


Bu baraj, toplu sözleşme yapma yetkisini sınırlandırıyor.

Yani bir sendika %1’in altında üyeye sahipse, o işkolunda yetki alamıyor, TİS imzalayamıyor.

İşçilerin haklarını kullanmasına başka engel aramaya gerek yoktur.


Bu durum, sarı sendikaların gücüne güç katıyor.

Çünkü devlet, patronlar ve bu yapılar arasında bir statüko oluşmuş durumda.

Baraj altı sendikalara birçok işçi, "zaten barajı geçemez" gerekçesiyle ya sarı sendikada kalıyor ya da sendikasızlaşıyor.


Konfederasyonlara bağlı baraj altı kalan sendikalar ve bağımsız kurulan sendikalar:


Konfederasyonlara bağlı baraj altı kalan sendikalar, barajı geçmek için yeterli mücadele vermiyor. Belli siyasi yapıların elinde ipotek altında, tabela sendika olarak tutuluyor.


Bağımsız kurulan sendikaların bazıları gerçekten mücadele için kuruluyor.

Bunlar biraz politik amaçlıdır. İşçi sınıfı ile bağ kurmak için kullanılır.

Bazen içeriden dönüşüm için çaba, bazen alternatif sendika kurmak gerekebilir.


Onların içerisinde de kuruluş amacından uzaklaşanlar oluyor ya da yok olup gidiyor.


Bazılarının niye kurulduğu da belli değildir.


Ama tamamen farklı amaçlarla kurulan sendikalar da vardır:

Patronların kurduğu/kurdurduğu sendikalar her zaman olur.

Bir de kişisel hesaplar için kurulan sendikalar vardır.

Sendika yönetimine giremediği için kendine sendika kuran eski sendikacıların kurduğu sendikalar, yada rakip sendikaya geçip eski sendikasına karşı çalışanlar...

Bu tür sendika ve sendikacılar ya işverenlerle ya da sarı sendikacılarla her zaman pazarlık halindedir.


Yine barajı geçmek, işyeri örgütlemek için değil; avukatların ya da danışmanların kontrolünde kurulan yada bağı olan, sadece dava dosyası takip eden sendikalar var.


Ve hatta bir çeşit işçi alacaklarının tahsilatçılığını yapan sendikalar var.

Bunların adı sendikadır ama gerçekte komisyoncudur. iş takipçisidir. Bir anlamda müşteri müvekkil, danışan ilişkisi çerçevesinde yürür.


Ki bunların hiçbirinin barajı geçmek ya da sendikacılık yapmak gibi bir derdi yoktur.

İşçi, toplu iş sözleşmesi ya da örgütlenmek için değil; bireysel hakları için bu tür sendikalara üye oluyor, ya da işçi üye olmadan ulaşıyor, sonra sendika devreye giriyor. İşçi haklarını almak için arayış içindedir. Onun için önemli olan da odur.

Avukatlar yada sendikacıları patronlarla görüşmeler... “Eylem yaparız, sosyal medyada, basında adınız çıkar, itibarınız zedelenir, daha çok zarar görürsünüz” gibi söylemlerle patrondan işçinin hakkını tahsil ederler. İşçilerin haklarını alması iyidir tabiki.


Barajların kalıcılığı da burada başlıyor. Ortada bir sendikal mücadele yoktur.

İşçi sınıfımız, sözüm ona bu sendikalara karşı da mücadele etmesi gerekiyor.


Bu tür sendikal örgütlükten uzak kurulan sendikalar, işçide de gerçek anlamda işçiden yana, devrimci sınıf sendikacılığı yapan sendikalara karşı "bu da diğerlerinden farkı yok" duygusu yaratıyor.


Sendikacılıkta önemli olan güvendir.

Yani sendika kurmak yetmez; güven yaratmak, sahada olmak, işçilerin gündemini sahiplenmek örgütlü mücadeleyi öne çıkarmak gerekir.


Tek bir işyerinde 10 kişiyle sendika kurmak değil; aynı işkolundaki onlarca, yüzlerce işyerini örgütlemek gerekir.

İşçilere "ne yapabiliriz, nasıl değiştirebiliriz?" sorusunu da sordurmak gerekir.

Bu soruyu soran işçiler, sarı sendikacılığa karşı devrimci sınıf sendikacılığı mücadelesine yönelir.


Ancak şu an sendikal mücadele, genel olarak kişisel ya da dar bir çevrenin çıkarları için mücadeleden ibarettir.

Bu, koltuk olur, yüksek ücretler olur, gelecek için milletvekilliği, meclis üyeliği, ego tatmini olur.

Patron için hatta patronluk için bir adım olur.

Ama işçi sınıfı için olamaz.


İşçi sınıfı mücadelesi ise kişisel çıkarlara değil, tabana dayanan, hesap verebilen, birleşik ve sabırlı bir sınıf hareketiyle olur.


Mücadele, grev, direniş, eylem ve işyeri komiteleriyle verilir.

İşte o zaman baraj kalmaz...


– Miroğlu


 
 
 

Yorumlar


05336668794

  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn

©2023, İşçi Ve Sendika tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page