top of page

Ölen Öldüğüyle Kalmasın

  • Yazarın fotoğrafı: İşçi Ve Sendika
    İşçi Ve Sendika
  • 9 Kas
  • 2 dakikada okunur

Ölen Öldüğüyle Kalmasın


Kocaeli’nin Dilovası ilçesindeki bir parfüm imalathanesinde çıkan yangında, ikisi 18 yaşından küçük altı kadın işçi yaşamını yitirdi. Biri ağır beş işçi ise yaralı. Yine aynı cümleler: “Yangının nedeni araştırılıyor”, “Başsağlığı diliyoruz.” Her defasında aynı soğukkanlılık, aynı unutkanlık. Oysa bu bir yangın yada kaza değil bir cinayettir. İhmallerin, denetimsizliğin, “üretim devam etsin” hırsının yakıp kül ettiği altı kadın… Adına “iş kazası” dediler ama gerçekte her biri, göz göre göre gelen bir ölümün kurbanıydı.


ree

İhmallerin Sürekliliği


Türkiye’de her yıl yüzlerce işçi çalışırken hayatını kaybediyor. Kimi düşerek, kimi elektrik çarpmasıyla, kimi zehirlenerek… Kimi de Dilovası’nda olduğu gibi yanarak. Her defasında aynı cümlelerle karşılaşıyoruz: “İhmaller zinciri”, “kader”, “feci kaza”. Oysa ortada zincir yok; baştan sona bir sistem var. Bu sistemin adı, insan yaşamını yok sayan, daha fazla kâr daha fazla sömürü için denetimsizliğin, ucuz emeğin ve cezasızlığın düzenidir. Yani kapitalizmdir.


İşyerlerinde alınmayan güvenlik önlemleri, göstermelik denetimler, taşeronlaştırma, kayıt dışı çalışma ve “üretim durmasın” anlayışı… Hepsi birleşip işçinin yaşamını ucuzlatıyor. Bu ülkede iş güvenliği hâlâ “maliyet kalemi” olarak görülüyor. Oysa o maliyet, her gün bir işçinin canıyla ödeniyor.


Ama bu düzeni sürdüren bir başka gerçek daha var: işçilerin örgütsüzlüğü.

Birlik olmadıkça sesleri duyulmuyor, örgütlenmedikçe hakları görünmüyor. Patronun, devletin, medyanın karşısında her biri yalnız bırakılıyor. Oysa tek bir ses olduklarında, en az yangın kadar yakıcı olan bu sessizliği yırtabilirler. Sendikalaşma hakkı, yalnızca ücret pazarlığı değil; yaşam hakkının teminatıdır. Çünkü örgütsüz işçi, en savunmasız olandır.


Kadın işçiler, özellikle de genç ve güvencesiz olanlar, bu çarkın en kırılgan halkası. Onlara “iş” denilen şey çoğu zaman uzun saatler, düşük ücret ve tehlikeli koşullar anlamına geliyor. Ama kimse sormuyor: Parfüm kokusuna karışan o yanık dumanın içinde kimlerin alın teri, kimlerin hayatı vardı?


Ölen Öldüğüyle Kalıyor


Her iş cinayetinden sonra birkaç gün konuşulur, birkaç yetkili açıklama yapar, ardından sessizlik başlar. Duman dağılır, kameralar çekilir, dosyalar kapanır. Geriye, altı kadının yanık kokusu, bir annenin gözyaşı, bir çocuğun yetimliği kalır. Bu ülkede unutmak, en hızlı işleyen mekanizmadır. Her ölüm, bir sonrakine yer açar sadece.


Sistem değişmediği, işçiler bir araya gelip kendi kaderlerine sahip çıkmadığı sürece o yangın yeniden çıkar; yalnızca adres değişir, isimler değişir. Çünkü bizde ölen, öldüğüyle kalır. Geride kalanlar ise bir sonraki cinayeti bekler gibi yaşar.


Artık kimse “kader” demesin. Kader, alınmayan önlemler, denetlenmeyen atölyeler, cezasız kalan patronlardır. Ama aynı zamanda, örgütsüzlüğün bıraktığı sessizliktir. O sessizlik, her iş cinayetinde biraz daha büyür. Çünkü biz unuttukça ve dağınık kaldıkça, onlar kazanmaya devam eder.


Belki de bu yüzden, ölümleri değil, unutkanlığı ve yalnızlığı durdurmak gerek önce. Çünkü unutmak ve örgütsüz kalmak, her defasında yeni bir cinayetin kapısını aralar.

Ölen öldüğü ile kalmaması için örgütlü mücadele şart..


Miroğlu

 
 
 

Yorumlar


05336668794

  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn

©2023, İşçi Ve Sendika tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page